Tuesday, June 26, 2007

Kel Alaka...

Bastan savma yazinca boyle oluyor. Daha once post ettigim grafikler cikmadigi icin asagida tekrar Brezilya ile ilgili grafikleri koydum. Karsilastirma yapilabilmesi icin bu sefer Turkiye rakamlari da var.

Faizdisi fazla:

Net Kamu Borcu

Turkiye'nin net kamu borcu:
2000____%58
2001____%89
2002____%78
2003____%70
2004____%64
2005____%55
2006____%45
2007(T)__%38

Net Kamu Borcu


Reel Faiz

Turkiye'de reel faiz (3 aylik hazine bonosu):
1995___%27
1996___%28
1997___%3
1998___%26
1999___%20
2000___%-1
2001___%12
2002___%23
2003___%17
2004___%13
2005___%7
2006___%8

Reel Faiz


Enflasyon Hedefi ve Gerceklesen Enflasyon

Thursday, June 21, 2007

Paris turu tüketiciye patladı

Referans Gazetesi, 22.06.2007

Dünya GSM Birliği 1998'de GSM alfabesi oluştururken Türk heyetinin toplantılara katılmak yerine Paris'te gezmeyi tercih etmesinin faturasını cep telefonu kullanıcıları ödüyor.

Cep telefonlarının kullanımına dair standartların yeni yeni şekilenmeye başladığı 1998'de Avrupa Telekomünikasyon Standartlar Komitesi (ETSI), cep telefonunda kullanılacak ortak yazılımı belirlemek için Paris'te toplandı. Ortak alfabeye her ülke kendi alfabesinde yer alan karakterlerini koymak için kıran kırana pazarlık yaparken, Türk heyeti toplantıya katılmayıp şehir turuna çıktı. Bu nedenle Çince, Japonca, Arapça, İbranice ile Avrupa ülkelerinde kullanılan farklı karakterler GSM alfabesini oluştururken Türkçeye özgü 5 (ç, ğ, İ, ı, ş) harf alfabede yer alamadı.


Ücret neden iki kat pahalı

ETSI standartlarının belirlediği Standart GSM Alfabesi'nin (GSA) kullanıldığı mesajlarda 160 karakter bir kısa mesaj olarak tanımlandı. Bu alfabedeki karakterlerden her birinin büyüklüğü ise 7 bit. ETSI standartlarına göre bir SMS, 140 byte ve bunun karşılığı da 160 GSA harf. GSA dışında olan harfler de cep telefonu mesajında kullanılabiliyor. Ancak GSA dışındaki harflerden her birinin büyüklüğü 16 bit. Bu durumda 140 byte olarak tanımlanan SMS alanına GSA harfleriyle 160 karakter yazılabilirken unicode harfleriyle ancak 70 karakter yazılabiliyor. Örnekse SMS Türkçe karakterlerden oluşan "çığlık" olarak yazıldığında 78 bit yer kaplarken "ciglik" olarak yazıldığında 42 bit yer kaplıyor. Bu nedenle Türkiye yıllarca Avrupa'nın 2 katı ücretle mesajlaştı.

Wednesday, June 20, 2007

Oyakbank Vatandir!

Oyakbank’in bir Hollanda bankasina satilmasi ile bankacilik sistemindeki yabanci payi konusu yine kizisti. Mesela, Hurriyet gazetesinden Yalcin Dogan diyor ki:
1- Bu satışla birlikte, Türk Bankacılık sisteminin yüzde 42’si yabancıların eline geçmiş oluyor. Böyle bir oran hiç bir Batı ülkesinde yok.

2- Türk Silahlı Kuvvetlerinin silah ve teçhizat ödemesi, ithalatı Oyakbank üzerinde yapılıyor.
Oncelikle yabanci payi diger ulkelerde nasil ona bakalim: Kaynak: Merkez Bankasi, Finansal Istikrar Raporu:



Bir ucta Italya, Almanya, Fransa gibi yabanci payi az olan Bati ulkeleri bulunurken, diger ucta Ingiltere, Finlandiya, Polanya, Cek Cumhuriyeti gibi yabanci payi yaridan fazla olan Asya ulkeleri goze carpiyor. Turkiye ise, Oyakbank'in satisi ile ortalarda bir yerlerde olacak.

Askeri techizat alimina gelince...

OYAK, Oyakbank'a 1994 yilinda sahip oldu. Bildiginiz gibi o tarihe kadar askerin bankasi yoktu. O yuzden askerimiz disaridan silah alimi yapamaz, kendi ucagimizi tankimizi kendimiz uretirdik. 1994'de asker banka sahibi olunca, disaridan silah alimina basladi. Ulke ithal silah cennetine dondu, bir cok yerli top tufek ureticisi isi birakti. Ithalata dayali bir silahlanma politikasi izlenmeye baslandi. Oyakbank'in satilmasi ile asker bankasiz kalacagindan, bir daha silah milah ithali yapilamayacak. Hepsini yerli uretici uretecek. Kotuluk bunun neresinde?

Monday, June 18, 2007

OSS Sinav Sorulari Burada

Genc Siviller isminde bir sitede OSS sinav sorulari yayinlanmis. Ancak cevaplari soylememisler. Zaten isimleri bile meymenetsiz bunlarin. Asagida benim sectiklerim var. Listenin tamami icin http://www.gencsiviller.net/
SORU 8. Aşağıdakilerden hangisi, bizi muasır medeniyet seviyesine çıkarır?

a) Klasik müzik dinlemek
b) Cumhuriyet mitinglerinde bayrak sallamak
c) Bale yapmak
d) Darbe ve muhtıralara karşı çıkmak
e) Türkiye laiktir laik kalacak sloganı

SORU 30. “Ne şeriat ne darbe” veya “ne muhtıra ne AKP” diyenler, aslında aşağıdakilerden hangisini söylemiş oluyorlar?

a) Ne kurttan yanayız, ne de kuzudan.
b) Aslında darbeden şikayetçi değilim, ama bi kere “demokratız” da demişiz. N’apıcaz bilmem.
c) Bizim taban biraz militarist de, idare ediverin.
d) Haydi, ben bakmıyorum. Sen rahat rahat işini bitir. Sırtına da vur.
e) Yukarıdakilerin hepsi.

SORU 31. Darbe ve muhtıraları nasıl engelleyebiliriz?

a) Eğitimle. Halkı eğiterek, aslında ara rejimlerin pek de fena bir şey olmadığına onları ikna ederiz, engellemeye gerek kalmaz.
b) Özürlü demokrasimizi hepten tatil eder kurtuluruz. Demokrasi olmazsa darbe ve muhtıra da olmaz; olsa da o kadar acıtmaz.
c) Bütün vatandaşları askere alarak. Böylece ortada, kendilerine karşı darbe yapılacak sivil kalmaz.
d) Tek Partili altın çağa geri dönüp, devletin işletme ve kullanım hakkını 150 yıllığına CHP’ye vererek.
e) Hiçbiri. Bu şıkların hepsi birbirinden beter!

SORU 34. Deniz’in altı oku var. Bunlardan üçünün ucunu kırıp, öteki üçünün ucuna takarsa ne olur?

A) Üç tane iki ucu oklu değneği olur
B) Elinde oku gitmiş üç tane sap kalır
C) İyi olur
D) Darbe olur
E) Hiçbiri

SORU 37. x ve y kesinlikle pozitif tamsayı değillerdir.
x=354 milletvekili olduğu düşünülürse, demokratik bir hukuk devletinde x < y koşulunun sağlanabilmesi için y aşağıdaki değerlerden hangisini almalıdır?

A) 184 milletvekili
B) 1 e-muhtıra
C) 3 adet "şeriat ha geldi, geliyor." manşeti
D) 9 anayasa mahkemesi üyesi
E) Hepsi

SORU 38. Cumhurbaşkanı 126 gr. ağırlığındaki anayasa kitabını 135 cm uzaklıktan Başbakan’ın kafasına fırlatmış, dolar 4 kat yükselmiş enflasyon %98 olmuştur.
Buna karşılık olarak; Başbakan, 220 gr ağırlığındaki Yeni Başlayanlar İçin Demokrasi kitabını Cumhurbaşkanı’na fırlatsaydı durum ne olurdu?

a) Dolar 1/3 düşer, enflasyon %14 olur
b) Dolar değişmez, enflasyon %17,5 olur
c) Dolar ilk haline döner, enflasyon %9 olur.
d) Dolar ilk halinin de altına düşer, enflasyon %4 olur.
e) Dolar ½ düşer, enflasyon %20 olur

Friday, June 8, 2007

Oradan Buradan ...

"Zannedildiğinin aksine, askeri hükümetler ve koalisyon hükümetleri döneminde düşük büyüme hızlarıyla karşılaşmıyoruz. Örneğin, son yıllardaki en yüksek büyüme hızımız yüzde 7.7 ile 1971-1973 arasındaki askeri hükümet zamanındaydı. Bu büyüme hızı, AKP döneminin üzerinde. 1974-1977 koalisyon hükümeti yüzde 5.6; 1992-1995 koalisyon hükümeti yüzde 3.9 ve 1996-1999 koalisyon hükümeti yüzde 5.4 büyüme oranı sağladı. " Yaman Toruner, Milliyet Gazetesi, 0.9.06.2007

Zannedildiginin aksine 4 islem yapmak gorundugu kadar zor degildir. Dogru rakamlar soyle olacakti:

1971-1973 ..... %5.4
1974-1977 ..... % 6.7 *
1992-1995 ..... %3.9
1996-1999 ..... %3.1
2003-2006 ..... %7.1

Bu arada 1974-77 arasi tek bir koalisyon hukumeti yoktu, toplam 5 hukumet gorev yapti. Eger bu donemin geri kalanini, yani 1978-80 arasini cinlik yapip bir kenara atmaksak goruruz ki 1974-80 arasinda toplam 7 hukumetimiz olmus ve ortalama buyume hizi %3.6.

  1. CHP-MSP koalisyonu: Ocak 74 - Kasim 74
  2. Azinlik Hukumeti: Kasim 74 - Mart 75
  3. AP-MSP-MHP koalisyonu: Mart 75 - Haziran 77
  4. CHP azinlik hukumeti: Haziran 77 - Temmuz 77
  5. AP-MSP-MHP koalisyonu: Temmuz 77 - Ocak 78
  6. CHP-Bagimsizlar koalisyonu: Ocak 78 - Kasim 79
  7. AP azinlik hukumeti: Kasim 79 - Eylul 80

"Yunanistan'dan gelen bir emeklilik fonu 2003 Mart ayında Türkiye'de 1 milyon dolar satmış ve karşılığında hazine bonosu almış. Kur 1.30'lara gelince pozisyonunu kapatmış veya hâlâ pozisyonunu koruyor. Kur farkı ile dolar bazında getirisi o günden bugüne yüzde 100 seviyesinde... Bu kazancı ile de kendi katılımcısı olan Yorgo'nun maaşını ödemiş. Bu paranın dolar bazında elde ettiği yüzde 100'e yakın getiri nereden geliyor?" Yigit Bulut, Referans Gazetesi, 09.06.2007

Alcak Yorgo! Hadi parayi kazanan Azerbeycanli Rustem olsaydi neyse, ama isin icine Yorgo, Hans, hatta hatta Agop olursa hir cikar.

Bu %100 getiri kimin cebinden cikmis anlatayim.

Bir kere gercek rakam %100 degil, % 181. Yigit Bey, muhtemelen hesabini (tabii eger yapmissa) 2004'de yapmis. Ondan sonra hep ayni yazilari yazdigi icin (hala 2004 butce rakamlarini kullanmasi gibi) %100 rakami o gun bugun ayni kalmis.

%181 getirinin 19 puani liranin deger kazanmasindan, 135 puani ise faizden geliyor (ikisinin toplami 181 etmiyor, cunku burada bilesik faiz hesabi yapiyoruz: (1+1.81)/(1+0.19)-1=1.35)

Hazine'nin, yani vergi veren vatandasin cebinden cikan faiz orani 4 senede %135. Bu zaman zarfinda enflasyon % 47 olduguna gore, gercekte odedigimiz faiz %60 ( = (1+1.35)/(1+0.47)-1=0.6).

Demek ki Yorgi'nin kazandigi %181 getirinin 60 puani benim cebimden cikmis. Bu da yillik %12;ye denk geliyor.

Peki geri kalan 121 puan kimin cebinden cikti?

Yorgi'den Mart 2003'de kim dolar alip Mayis 2007'de tekrar dolar satmissa onun cebinden cikti. O "yatirimci" siz misiniz? 2003 'de dolar alip, 2007'de dolar sattiniz mi? Almadiniz mi? O zaman sizin cebinizden cikan 60 puandir.

Dolar bazinda maliyet hesabi olmaz. Neden? Cunku devlet vergiyi dolar cinsinden degil yerli para cinsinden toplar. Eger yarin dolar 1 liraya dusse, Yorgi'nin kazanci yuzde onyuzbine ciksa bile bu degismez.

"Türk bankalarının ortalama fon maliyetleri yaklaşık yüzde 12 olup ABD bankalarından yaklaşık yüzde 8.5 fazladır. Buna rağmen, Türk bankaları dövizlerini yaklaşık yüzde 4 ve Merkez Bankamız da yaklaşık yüzde 3 zararla yabancı bankalara yatırırlar. Yabancı bankalar, kendi ülkelerindeki fonlar aracılığı ile gelip, bizim paramızın bir bölümünü bizim borsamıza, bir bölümünü de bizim Hazine bonolarımıza veya tahvillerimize yatırırlar. IMF sayesinde, kur riskini garanti ettiklerinden yüzde 22 civarında faiz alırlar. " Yaman Toruner, Milliyet Gazetesi, 02.06.2007

Birincisi, madem IMF'nin kur garantisi var, neden mali mulku satip, dolar borclanip, lira faizine parayi yatirmiyorsunuz Yaman Bey? Elinizden tutan mi var? Buyrun.

Asil konu ise soyle. Bankalar yurtdisindan faizi LIBOR uzerinden alirlar. LIBOR, London Interbank Offered Rate anlamina gelir. Londra'daki itibarli bankalarin kendi aralarinda borc vermede kullandiklari faiz oranidir. Turk bankalarinin riski, Londra bankalarindan fazla oldugu icin LIBOR uzerine faiz primi konur. Su anda 1 senelik LIBOR %5.8 civarinda olduguna gore (grafik) ve Turk bankalari genellikle LIBOR + 0.6 ile borclandiklarina gore (bakiniz 1, 2) dogru hesap neymis? 5.8+0.6=6.4.

Esas konuya donersek, bankalar %4 veren Amerikan tahvillerine yatirim yapmak icin %6.5 ile disaridan borclanmazlar. %18 ile Turk lirasi mevduat hic toplamazlar.

Disaridan kaynak saglamanin amaci, bu parayi kredi olarak iceride kullanmaktir. Lira uzerinde verilen krediler %20'nin uzerinde, dolar uzerinden %8'in uzerinde faiz birakir. Boylece bankalar kar ederler. Nitekim, yurt icinde kredi talebi kesilince, disaridan borclanma da kesiliverdi (Ocak-Nisan arasi 2006'da bankalar 3.5 milyar dolar kredi almislardi. 2007'de 1.2 milyar dolar aldilar). Tesaduf mu? Degil. Eger iceride bu faizi veren yoksa, bankalar da disaridan faizle borclanmazlar. Ayni sekilde, iceride toplanan mevduat kredi olarak plase edilemiyorsa, Hazine kagitlari alirlar. Bakarsaniz hazine faizi, gecelik faizin altina inivermis.

Peki ya Merkez Bankasi? Merkez Bankasi, rezerv biriktirmek icin borc almaz. Olsa olsa IMF'den yardim alir. O da en son Aralik 2001'de olmus. Merkez Bankalari dogrudan piyasa mudahelesi ile doviz toplarlar. Karsiliginda piyasaya banknot surerler. Bu isin MB'na maliyeti, banknot matbasini calistiran iscilere odenen maasi ve kagit masrafini bir kenara koyarsak, sifirdir. Ancak eger piyasaya cok miktarda para surerlerse, enflasyona sebep olacagindan bu paranin bir kismini borclanarak piyasadan cekerler. Buna Acik Piyasa Islemler denir. Borclanma sonunda tabii bir faiz oderler.

Mayis 2007 itibari ile MB'nin piyasadan topladigi para 7 milyardir. Buna %19 faiz verse, yillik faiz masrafi 1.4 milyar lira olur.

MB'nin brut rezervi 66 milyar dolardir. Bu para 4 kaynaktan gelir:

  1. Yurtdisinda yasayan vatandaslarimizin MB hesabinda actiklari doviz hesaplari.
  2. Bankalarin doviz cinsi zorunlu karsiliklari
  3. Hazine'nin dolar olarak MB hesabinda tuttugu mevduat
  4. Diger

Yurtdisindaki vatandaslarimizin MB'da actigi doviz hesaplarinin miktari 16 milyar$ civarindadir. Bunlara odenen dolar faizi %2.75'dir.

14 milyar dolar bankalarin doviz hesaplari karsiliginda MB'na yatirmak zorunda olduklari zorunlu karsiliklardir. Bunlara odenen faiz %2.53'dur.

12 milyar dolar Hazine tarafindan tutulmaktadir. Bunlara faiz odeniyor mu bilmiyorum.

Kalan 24 milyar dolar MB'nin net doviz posizyonudur. Turk lirasi vererek piyasadan cektigi dovizin miktaridir. Maliyeti sifirdir. Daha sonra API operasyonlari 7 milyar lirayi geri cekince yillik 1.4 milyar faiz oduyor ya, bu demektir ki dolar cinsi olarak 24 milyar $ icin aslinda %4 faiz odenmis demektir (1.4/1.35 /24 = 0.04).

Yani neymis? MB'nin rezervlerinin MB'na maliyeti agirlikli ortalama olarak aslinda %2.7 imis. Bu parayi %4.5 ile Amerika'ya verince aslinda kar edermis.

Peki o zaman diyeceksiniz ki Turkiye'de 100 milyar dolardan fazla para yok mu? Bu para aslinda Amerika'ya verilmis dusuk faizli borc olmuyor mu?

Evet oluyor. Ama bunu yapan bankalarimiz veya MB degil. Bunu yapan parasini dolarda tutan Turk halki. Kizacaksaniz gidin ona kizin.

Sunday, June 3, 2007

Neden Turk Sirketler Daha Iyidir? (2)

"Neden Turk Sirketler Daha Iyidir?"yazisina ilginc yorumlar geldi. Turk sirketleri savunan okuyucularimizin degindigi iki nokta oldu:

1. Stratejik oneme sahip sektorler ozellestirilmemeli:
"Kıbrıs Barış Harekatı sırasında uçaklarımıza benzini Libya’dan alabilmiştik. Ambargonun etkisi yoğundu. Tanklarımız için MOGAZ’a gerek vardı. Ataş Rafinerisi’nin ABD’li genel müdürü, zamanından erken fabrikayı bakıma soktu. Tanklara akaryakıt verilmesini önlemek istedi. Zor durumdaydık."

Bu endiseyi anliyorum. Bazi sektorler sahip olduklari "externality" (dissallik) yuzunden daha dikkatli bir sekilde degerlerdirmeye tabii tutulmali. Milli guvenlik gibi sebepler veya rekabet sartlari gozonune alinarak yapilmali ozellestirmeler. Kabul.

Ote yandan, cumhuriyeti korumak icin siyasi iktidara karsi darbe, post-modern darbe, muhtira, e-muhtira vermekten cekinmeyen "devlet iktidari", boylesine kritik bir durumda fabrikaya kamu cikari adina mudahele edemez mi? Bir gun savasta ihtiyacimiz olur diye benzinden tutun, dis macununa herseyi devlet mi uretmeli?

Zaten hikayenin devami da soyle:
"ABD’li genel müdür Mogaz imal etmemekte ısrarlıydı. Abdullah KÜTKÜT; “Türkiye savaş halindedir. Rafineriye el koyduk. Bu imalatı yapacağız.” Dediğinde ABD’li genel müdür konuyu uluslar arası örgütlere taşıyacağı tehdidinde bulundu.Dinlemedik o gece gaz üretildi. Ekibimiz, rafinerideki Türk mühendislerin desteğinde 24 saatte Mogaz imal etti ve ordumuza verildi. "

Hikayenin ne kadar dogru, ne kadar yanlis oldugunu bilmiyorum. Anlatan Selahattin BABÜROĞLU isimli bir zat. Benim bildigim ambargo, Kibris Harekati sirasinda degil, bir sene sonra 1975'de kondu. 1974'de Turkiye Amerika'dan askeri yardim almaya devam etti.

2. Diger bir okuyucumuzun yorumu ise soyle:
"Yabancı bir firma Türkiyede kazandığı parayı ne yapar, dışarıya transfer eder. Çünkü para kazanıp onu götürmek için buradadır. Yani kaynakların dışarıya aktarılması vardır.Yerli sanayicinin en azından kazandığı parayı yine yurt içinde yatırıma yönlendirmesi gibi durum vardır."

Burada iki husus var. Birincisi, yerli bir firmanin, kazandigi parayi ulkede tutma gibi bir zorunlulugu yoktur. Nitekim, yurt disinda onemli miktarda yerli sermaye tutuldugu ve bunun bir kisminin dis kredi seklinde tekrar yurticinde kullanildigi bilinmektedir.

Ikincisi, yabanci firmanin kazandigi para, ulkeye ait bir kaynak degildir. Turkiye'de aldigi sirket karsiliginda ulkeye getirdigi para ile sirketin ileride yapacagi kazanci satin almistir.

Soyle bir ornek vereyim. 10,000 liraniz var. Gittiginiz bankaya yatirdiniz. Banka size her sene %20 faiz veriyor. O zaman banka "disariya" 2000 lira kaynak transferi mi yapmis oluyor? Banka zararda mi? Zarar etmemek icin sadece banka calisanlarina mi hesap actirmali? Hayir. Sizin yatirdiginiz 10 bin liralik "kaynagi" kredi olarak kullandiriyor, kar ediyor.

Ozellestirme orneginde, disaridan getirilen ve satis sirasinda odenen 10 bin lira ile sattiginiz sirketin ileride yapacagi karlari simdiki fiyati ile pesin olarak aliyorsunuz. Eger bu parayi akilli bir sekilde kullanirsaniz kazancinizi arttirirsiniz.
"Alan memnun, satan memnun" diyeceksiniz... Türkiye'de Türk insanının imkânlarıyla kurulmuş, büyümüş, köklü üretim tesislerinin yabancılara satılması insanı üzüyor. Konunun yabancı sermaye düşmanlığıyla ilgisi yok. Yabancı sermaye buyursun gelsin. Bizim yapamadıklarımızı yapsın. Pahalı faturalarla ortaya çıkarabildiğimiz fabrikalar yabancıya gitmesin. Tartışılan budur. Gungur Uras
Gungor Bey kusura bakmasin ama, ben hala tartisilan seyi anlamadim. Diyor ki yabancilar, Turkiye'de fabrika kurabilirler; ama fabrika satin almasinlar. Demek ki yurticinde fabrikasi olan bir Turk sirket, ya ilelebet o fabrikayi isletsin, isletemiyorsa baska Turk'e satsin, satamiyorsa fabrikayi kapatsin.

Neden?

Tamam, yabancilar dogrudan yatirimi direk fabrika yapsalar cok guzel olacak. Demek ki adamlar cekiniyorlar veya zahmetli goruyorlar (bu konuyu baska bir yaziya saklayalim). Onun yerine Koc'tan hazir fabrikayi aliyorlar. Koc, aldigi para ile baska bir sektorde (diyelim ki beyaz esya) yatirim yapiyor. O zaman ne oluyor? Iki fabrika birden kazanmis olmuyor muyuz? Yok, Koc mirasyedinin tekidir, parayi har vurup harman savurur diyorsaniz, o zaman ayni misriflik bir sure sonra Demirdokum'un de basina gelmeyecek midir zaten?

Bu arada babama sordum. Ne kendisinin ne onun babasinin Demirdokum'un kurulmasi ve isletilmesi esnasinda bir katkilari olmadigini soylediler. Biz hakkimizi (varsa) helal ediyoruz.

"Demirdöküm, Türkiye’nin Türk milletinin değeridir. Sahibinin önemi yoktur... Akbank, Garanti Bankası, Türk Telekom, Migros, Kent Gıda, ... satılabilir mi? Eğer bunlar kıymetse, bir değerse Türk milleti sayesinde bir kıymet ve bir değerdirler. Sahipleri Türk milletidir. Eğer biz satarız diyorlarsa, Türk milleti yarın bu bankalardaki hesaplarını kapatsın ya da bu şirketlerden mal almasın, bak bakalım bu şirketlerin değeri kalır mı? Demirdöküm'ün satılması vatana ihanetle eş değerdedir. Koç Grubu'nun 300 milyon dolara gereksinimi mi var? Yazıklar olsun...Yazıklar olsun Demirdöküm'ü satanlara ve Demirdöküm'ü almayan Türkiye’nin zenginlerine. Kampanya başlatın ve her Türk 4 dolar versin; Demirdöküm Türk kalsın." (Bir Okuyucu Mektubu) Ertug Yasar

Madem Akbank'in, Garanti Bankasi'nin vs sahibi Turk milleti, o zaman neden kimse yillik kardan bana temettu vermiyor? Neden sirket yonetiminde ben soz sahibi olamiyorum? Halkin para toplayip Koc'a 300 milyon dolar vermesi ile halk bu isten ne kazanacak? Cebine para giren kisinin Hans degil de Koc olmasi neden benim cikarima?

Bu arada yahu ne kadar hevesliyiz Turk milleti adina konusmaya. Ne zaman sectim ben sizi benim adima konusmaniz icin? Siz benim vekilim misiniz? Kac oy aldiniz? Madem bu kadar heveslisiniz Turk sanayini korumaya, her alisverisinizde bes lira uzerine para verin, sevindirin sirket sahiplerini. Baska zaman heriflere bin bir kufur okuruz. Ama is yabancilarla karsilastirmaya geldi mi bir degerlenirler ki sormayin. Bir yerde okumustum, Amerikalilarla Ruslari karsilastiran bir hikaye:

Amerikalilar ulkelerini cok severler; kendileri gibi dusunmeyen insanlardan nefret ederler.

Ruslar ulkelerini hic sevmezler; kendileri gibi dusunenlerden ise nefret ederler.

Biz kime daha cok benziyoruz sizce?
"Bence yabancı ağırlığı sadece çimentoda değil birçok sektörde sorun yaratmaz. Ben hiçbir sektörü stratejik bulmuyorum. Stratejik olan bizim ekonomimizin gücüdür. Yasalar, kurallardır. Çimento da bir zamanlar stratejik sektörler arasındaydı. Çünkü savaş döneminde çimentoya her zaman ihtiyaç duyulur. Onarmak, alt yapıyı hazırlamak için. Ama o fabrikalar yabancıya geçse de yine kendi ülkenizde. El koyarsınız olur biter. Hangi tesisi yabancı buradan götürebilir? Hangi oteli, hangi toprağı, hangi tesisi. Bana göre Türkiye'nin stratejik sektörü yok. Tek stratejik kurumu var o da Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK.) Onun dışında ne bir know how'ımız var, ne buluşumuz. Hani silikon vadisi gibi bir yeriniz olur, bu kaygıyı anlarım." Erhan Kamisli
Bu soz aslinda en ustteki yorumu yazan okuyucuya cevap niteligi tasiyor.

Forumumuz acik. Soru ayni soru. Neden Turk sirketler, yabanci sirketlere tercih edilmeli?

Friday, June 1, 2007

30 lira ile ne yapilir?

Sabah kalkmis, mutlu mutlu gazetemi acip kahvemi yudumlarken okudugum bir haberle beynimden vurulmusa dondum. Bankacilik sektorumuz felaketin esigindeydi. Doviz fiyatinda meydana gelebilecek %30'luk bir artis bankalari cokertebilirdi:

"Merkez Bankası birilerini korkutmak istiyor da, kimi korkutmak istediği belli değil. Dün açıklanan "Finansal İstikrar Raporu" içinde iki felaket senaryosu yer alıyor. Döviz fiyatının yüzde 30 artması halinde, banka sisteminin çökeceği anlatılıyor. Türkiye'de "kriz" denilen şey "bankaların çökmesi ile başladığına göre", demek ki, döviz fiyatının yüzde 30 artması "kriz"dir. Demek ki dolaylı olarak Merkez Bankası raporu ile ciddi bir uyarı yapılıyor. "Ekonominin istikrarı döviz fiyatlarının bugünkü çizgide kalmasına bağlıdır" deniliyor." Gungor Uras, Milliyet 01.06.2007

Hemen Gungor Bey'in bahsettigi raporu ben de okudum ki MB kimi korkutmak istiyor anlayayim; sonra da doviz bufesine kosayim dolar alayim, yastigimin altina koymak icin.

Raporun 52. sayfasinda, risk analizi yapilarak dovizin %30 artacagi durumda bankalar ne kadar zarar yapar arastirilmis. Sonuc soyle:

Kar(Zarar) / Ozkaynaklar

2004: (0.1)%
2005: (0.2)%
2006: 0.2 %

Yani bankalarin doviz artisi sonucu, ozkaynaklarinin %0.2'si kadar KAZANC elde ediyorlarmis. Zarar degil, kazanc! Neden? "Cunku Aralik 2005 döneminde pozisyon açigi nedeniyle zarar yazan bankacilik sektörü, Aralik 2006 itibariyle pozisyon fazlasina sahip olmasina bagli olarak kâr elde etmektedir."

Gungor Bey'in yazisi bana bir hikayeyi hatirlatti.

Cocugun biri babasindan 50 lira borc istemis. Babasi sasirmis "Ne! 40 lira mi? Ne yapacaksin lan 30 lira ile?"