Thursday, July 26, 2007
Demokrasinin Zaferi !
Son gunlerde bu blogda, bir kisim medyanin secim tahminlerinde ne kadar beceriksiz, kustah ve tarafli davrandiklarini elestirdik. Insanoglu fikir uretme isini beyni ile degil de kalbi ile yapinca boyle kazalar oluyor. Nitekim elestirdigimiz kose yazarlarinin bir kismi da oz elestiri yapip, "Biz meger halktan ne kadar kopukmusuz" anlamina gelecek laflar ettiler. Insallah bir dahaki sefer "2000 kisiyle gorup 40 milyon secmenin egilimi tahmin edilemez", "ben cevremdeki arkadaslarima sordum, CHP'ye %70 oy cikti" gibi bilimsel yorumlarda bulunmazlar.
Maalesef kalbi ile dusunen sadece memur kafali kose yazarlarimiz degil. Secim sonuclarini demokrasinin zaferi olarak gorup, 22 Temmuz'u ikinci bir 14 Mayis gibi kutlayan "liberal" yazarlarimiz da ayni hataya dusuyorlar.
Birinci grup halktan ne kadar kopuk ise, ikinci grup da asker-yargi-universite uclusunun temsil ettigi "devlet iktidarini" idrak etmekten o kadar uzak.
Beyler kendinize gelin. Burasi Isvicre degil. Burada maci kimin kazandigi sahada belli olmaz. Atilan gollerin bir hafta sonra iptal edilmesi, kornerlerin gol sayilmasi olagan seylerdir. Bu ulkede evladini basbakanin onune yatirip kurban etmeye hazir halkin, bir sene sonra ayni basbakanin idamini radyosunun basinda dinlemesi adettendir. Son 50 senedeki degisen tek sey, radyonun yerini televizyonun almis olmasidir.
Demek ki herkesin birbirinden ogrenecegi bir seyler var. Benim naciz tavsiyem taraflarin, karsi taraf hakkinda yaptiklari yorumlara fazla guvenmeyin.
Secimlerde AKP'nin aldigi oyun, CHP'nin ne halt ettiginin "devlet iktidari" nezdinde fazla bir anlami yoktur. Secimler, politikacilar ve hatta oy kullanan vatandaslar gelip gecici, devlet ve burokrasi bakidir. Secim dedigimiz sey, Ekonomix'in deyimi ile ekonomiyi kimin yonetecegini, YOK baskani Tezic'in deyimi ile "siyasi iktidarin" basina kimin gelecegini belirler. Iktidarin, %34 degil de %46 almasi basbakani mutlu eder, partilileri gururlandirir, bir kac tane fazla gazetenin satilmasina, Deniz Baykal istifa seslerinin tekrar yankilanmasina vesile olur.
Fakat mesele iktidarin ne kadar oy aldigi degildi ki oy artti diye iktidarin gucu artsin. Diger bir degisle, siyasi iktidari, devlet iktidarindan ayiran birincisin yeterince oy alamamis olmasi midir?
Siyasi iktidar hangi oy ile basa gecerse gecsin, devlet iktidarini uzanan ellere igne batirilir. O igne bazen kendisine cunhuriyet ismi veren, aslinda devletin resmi yayin organi huviyetindeki gazetenin gozdagi veren yazilari ile olur, bazen Anayasa Mahkemesi'nin yasalari iptal eden kararlari ile olur, bazen emekli generallerin verdigi demecler veya Genelkurmay'in internet sitesinde yayinlanan bildirilerle olur, hic biri yetmiyorsa bir sabah bakarsiniz Anayasa Mahkemesi kara kapli kitabi acmis, sesini cok cikaran partiyi kapativermis, karsi tarafin sah'i satranc tahtasindan yasaklanmis. Istedikten sonra her bir sey kitabina uydurulur.
Benim diyecegim o ki, bu ulkede devletin gozu karadir. Borsa duser, ekonomi coker, Avrupa bizi dislar diye korkup hareket etmekten kacinacagini dusunuyorsaniz yanilirsiniz. Ekonomi, kalkinma gibi seyler gecici, dunyevi islerdir.
O yuzden gecen gun bir emekli generalin gazetede cikan demecini hafife almayin. Askerin muhtirasi yerinde duruyor, degisen bir sey yok. AKP %70 oy alsa da o muhtira yerinden oynamaz. Buyuk sermayenin (TUSIAD) demeclerinde satir altlarini okuyun. CHP'nin davranisini, emekli hakimlerin, savcilarin konusmalarini takip edin.
Unutmayin, asker vesayetindeki "demokrasilerde" careler tukenmez.
Monday, July 23, 2007
Ali Sen Baskan, Fenerbahce Sampiyon
Ali Şen’i hepiniz tanırsınız. Fenerbahçe’nin efsanevi başkanı da MHP’nin oylarını büyük oranda artıracağını düşünüyor, CHP’nin ise oy patlaması yaşacağını iddia ediyor.
Ali Şen’in, çok eski arkadaşım olduğu için tahminlerinde büyük isabet olduğunu iyi bilenlerdenim. Bakınız 22 Temmuz seçimleri için ne diyor?
"İşim gereği Türkiye’nin her yerini dolaşıyorum. Aldığım izlenimler sonucu diyebilirim ki, AKP bu seçimde beklemediği bir hezimete uğrayıp büyük bir oy kaybı yaşayacak. AKP, korku ve sindirme politikasıyla çeşitli kesimlerin üzerinde baskı yarattı. 4.5 yıllık iktidarında, bin yıllık ordu ile sürtüşmeye girip, cumhurbaşkanlığı dahil, devletin bütün kurumlarıyla gerginliklere ve kutuplaşmalara yol açtı.AKP’nin okuyamadığı Cumhuriyet mitinglerini en iyi CHP okudu ve ’Birleşin’ çağrılarına yerinde müdahaleyle cevap vererek pastadan büyük pay aldı.Kararsız gibi görünen kitle sandık başında CHP’ye yönelecek, bu arada MHP de önemli oranda oy toplayacak. AKP’nin baskı, tehdit ve yıldırma politikasının ters tepeceğini hep beraber göreceğiz."
Böyle diyor Fenerbahçe’nin efsanevi başkanı...
Hayatta En Hakiki Mursit Ilimdir!
Sandıkta sürpriz pişiyor.
Pişmekte olan sürprizi yakalayan anketler de var. Mülkiyeliler Birliği Vakfı’nın Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Doçent Doktor Metin Özuğurlu’nun yönetiminde ve 16 devlet üniversitesinden 17 öğretim üyesinin bilgi desteği vermesiyle 1.626 katılımcı arasında bir anket düzenledi.
15-30 Mayıs’ı kapsıyor.
AKP yüzde 27.
CHP yüzde 26.8
MHP ise yükselişte.
AKP ile CHP arasındaki puan farkı kapanacak gibi görünüyor.
Sandıkta sürpriz pişiyor!
Bir ay kaldı.
Moraran.
Sararan.
Sarsılan olabilir.
Secimler uzerine ilk yazi
Dikkat ceken bir takim sayilar:
1. 81 ilin 38'inde AKP %50'nin uzerinde oy aldi (2002'de 7 ilde almisti).
2. 81 ilin 72'sinde AKP %30'un uzerinde oy aldi. CHP ve MHP icin bu rakam, sirasiyla, 7 ve 2.
3. 81 ilin 80'ninde (Tunceli haric) AKP %20'in uzerinde oy aldi. CHP ve MHP icin bu rakam, sirasiyla, 28 ve 14.
AKP, Turkiye'nin her yerinden destek alarak, kitle partisi oldugunu gosterdi.
4. Gecen secimlere gore, 81 ilin 81'inde AKP oy oranini arttirdi. MHP'nin oylari 67 ilde artti, 14 ilde azaldi. CHP'nin oylari 44 ilde artti, 37 ilde azaldi.
5. AKP'nin oylari 55 ilde %10 ve uzeri artti. MHP icin bu rakam 6, CHP icin ise 1.
6. AKP'nin oylari 78 ilde %5 ve uzeri artti. MHP 41, CHP 11 ilde %5 ve uzeri artis gosterdi.
CHP'nin hic bir secim bolgesinde oy oranini kuvvetli bir sekilde arttirmayi basaramamasi ilginctir.
Son olarak AKP'nin oy oranini 20 puan ve uzeri arttirdigi illere bakarsak, bu illerin hemen hepsinin Guneydogu Bolgesinde oldugunu goruyoruz. Yore halkinin, DTP yerine AKP'yi tercih etmelerini etnik siyasetin yenilgisi olarak degerlendiriyorum.
Artis oranlari:
Siirt 48.5
Ağrı 45.9
Bitlis 40.3
Bingöl 39.8
Şanlıurfa 37.5
Bayburt 35.1
Ardahan 28.8
Mardin 28.1
Van 27.6
Hakkari 25.8
Batman 25.6
Diyarbakır 25.2
Kars 24.5
Adıyaman 23.8
Iğdır 22.4
Muş 21.6
Wednesday, July 18, 2007
Turkiye'de Hakimler Var
Polis memuru Bülent Cengiz, 12 Ekim 2004'te baba evine sığınan ve barışmaya ikna edemediği eşi Zeynep Cengiz'in yüzüne ve vücuduna kezzap atarak yaktığı gerekçesiyle tutuklandı. Hakkında 11 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Cengiz, 9 yıl hapis cezasına çarptırıldı ....
HÂKİM KARARA ŞERH KOYDU Mahkeme Başkanı Ahmet Ateş'in itiraz şerhinde ise şöyle denildi: "Zeynep Cengiz'in eşinin görev yerine gitmemesi, eşlerin birbirine karşı göstermeleri gereken dayanışma, yardım ve özveride bulunmamasının sanıkta kızgınlık ve öfke yaratması toplumumuzda bilinen düşünce ve yaşayış tarzına göre beklenen bir durumdur. Bu nedenle de cezasından indirim yapılması gerekir. Bu durum göz önünde bulundurulmasa bile hükmolunan ceza ve tutuklukta geçen süresine göre salıverilmesi gerekir."
Biraz da Dis Borc
Simdi ayni seyi dis borclar icin yapacagiz. Tabii dis borclar zaten dolar cinsinden verildigi icin, dolar kuru dis borc miktarini degistirmeyecek. Ancak sabit kurlar altinda milli gelire oranininda farkliliklar olacak. Ikinci husus, dis borcun buyuklugu hesaplarinda milli gelire oraninin yani sira ihracat ve Merkez Bankasi doviz rezervleri de kulanildigi icin biz de bu oranlari sunacagiz.
Asagidaki tablodan da anlasilacagi uzere 2002-2006 arasi dis borclar 78 milyar dolar artmis, bu artisin 38 milyari bankalardan, 40 milyari sirketlerden kaynaklanmis. Toplam dis borcun milli gelire orani ayni donemde %71'den %52'ye, ihracata orani %360'dan %243'e, MB rezervlerine orani %462'den %328'e inmis.
Doviz kurunun 2002 seviyesinde kaldigini dusunerek milli geliri tekrar hesaplarsak, dis borcun milli gelire oraninin 2002-2006 arasi 4 puan artarak %75 olacagini goruyoruz.
Izlenimler sitesinde bu konuyu da kapsayan bir gorus alisverisi olmustu. Orada yazdigim bir yorumu da faydasi olabilir diye asagida post ediyoruz.
___________
Merhaba,
Bahsettiginiz yaziyi Ekonomiturk'de yazan benim.
"Ben ekonomist degilim ama verdiginiz linkteki ‘gelin simdi kurla oynayalim’ isinin yapilma sekli pek olacak gibi birsey gelmedi bana" diyorsunuz.
Soylediklerinizde haklisiniz. Benim amacim, dolar kuru su olursa milli gelir bu olur seklinde bir hesap yapmak degildi esasinda. Zaten yapmak da mumkun degildir, zira kur degistiginde milli gelirin kendisi (toplam uretim olarak lira cinsiden) ayni kalmaz. O yuzden tum bu hesaplar bir beyin cimnastiginden ibaret.
Benim esas vurgulamak istedigim husus suydu. Hem milli gelir hem de borc dedigimiz seyin buyuk bolumu Turk lirasi cinsinden. Eger kur dusuk, o yuzden milli gelir dolar cinsindn yuksek gozukuyor, aslinda o kadar da artmadi diyorsaniz (ki dediginiz dogrudur), ayni seyi borclar icin de yapmaniz lazim.
Yoksa mili gelir icin dolari yuksek tutup sonucu kucuk hesaplamak, borc hesabinda ise dusuk kur seviyesini kullanmak samimiyetsizlikdir.
Hesaplarda neden "toplam borc" degil de sadece kamu borcunu kullandim?
Ekonomi literaturunde toplam borc diye bir kavram yoktur. Kamunun toplam borcu olur (benim yazimda baktigim sey), ulkenin toplam borcu olur (buna dis borc denir), ama ikisi toplanip toplam borc diye bir sey hesaplanmaz.
Sebebi su:
Kamu ile ozel sektoru biraraya getirip hesap yaparsaniz, bu ikisinin birbirlerine olan borclarini hesaptan dusmeniz gerekir. Ayni sey kamu sektorunun kendi icinde yapilan hesaplar icin de gecerlidir. Her bir borc senedi, senedi veren icin bir yukumluluk, senedi alan icin ise bir varliktir. Borc alan kurumun bilancosu ile borc veren kurumun bilancosunu biraraya getirip ortak bir bilanco olusturursaniz, borc ve alacak birbirini goturur. Eger bu duzeltmeyi yapmazsaniz, kendi kendiniz ile borc-alacak iliskisine girmis olursunuz (!).
Toplam borc hesabi yapanlar ikinci bir yanlis daha yapiyorlar. Eger hesabiniz soyle ise
Toplam Borc = Kamunun ic borcu + Kamunun dis borcu + Ozel sektorun ic borcu
yukaridaki hesap eksik degil mi? Neden ozel sektorun ic borcunu da katmiyorsunuz hesaba?
Peki ozel sektorun ic borcu nedir?
1. Reel sektorun aldigi krediler
2. Reel sektorun ticari borcu
3. Tuketicilerin aldigi krediler
4. Tuketicilerin ticari borcu
5. Bankalarin mevduatlari (mevduat aslinda hanehalkinin bankalara verdigi borctur)
Borcun buyuklugu degerlendirmesinde, milli gelire oranina bakmak standard bir uygulamadir. Elbette milli gelir ideal bir olcum degildir. Ama ayni mantikla dis borc denen sey de ideal bir olcum degildir. Mesela yurticinde yasayan vatandaslarimizin Merkez Bankasi bunyesinde actiklari Doviz Tevdiat Hesaplari, dis borc olarak gozukur; oysa mevduattir. Yurticindeki bir cok banka, muamele vergisi vermemek ve doviz cinsinden yapilan kredilendirmeye konulan sinirlandirmalardan dolayi, yurticindeki sirketlere yurtdisi subeleri araciligi ile kredi verirler. Bu sekilde verilen kredi dis borc olarak gozukur, aslinda yurtici kredi islemidir. Sirketler yurtdisinda kazandiklari parayi getirmezler, kendi kendilerine kredi acarlar; dis borc gibi gozukur. Vs. Vs.
Sonuc olarak borc yukunu hesaplarken ben milli gelire oranina bakmam diyorsaniz (literaturde milli gelirin yani sira ihracat ve MB rezervleri de bu is icin kullanilir) kendi bileceginiz bir istir. Demokratik bir ulkede yasiyoruz (?).
Monday, July 16, 2007
Bana Biraz Borc Versene
AKP 4 senede, cumhuriyetin 80 senesi kadar borclandi deniyor. Ne kadar dogru diye merak ettim.
Asagida kamunun borclanmasi gosterilmis (tabii ki dolar cinsinden. Cunku biz kucuk Amerika'yiz).
- 2002-2006 arasi kamunun dis borcu 85 milyar dolar ile sabit kalmis.
- Ic borc 99 milyardan 175 milyara cikmis.
- Toplam kamu borcu 76 milyar artmis. Artis orani %41.
- Ayni donemde milli gelir 217 milyar dolar artmis. Artis orani %119.
Ama diyeceksiniz ki buyume rakamlari hormonlu. Niye mi? Cunku dolar kuru olmasi gerekenden dusuk. Malum, yuksek faiz dusuk kur politikasinin sonucu. Dolar kuru "gercek" degerine kavussa, borcumuz artacak.
Acaba oyle mi? 2002'deki ortalama dolar kuru 1.52 idi. Amerika ve Turkiye arasindaki enflasyon farki gozonune alindiginda bugunku deger 2.08'e denk geliyor.
Bu durumda
- Milli gelirimiz dolar cinsinden 400 degil 277 milyar olurmus.
- 2002-2006 arasi artis ise 217 milyar degil 94 milyar.
- Demek ki dolar yukselince, milli gelir (dolar cinsinden) dusermis.
Ne oldu?
Dolar Kuru 2002'den Bu Yana Sabit Olsaydi...
- Ic borc 175 milyardan 128 milyara dustu. 2002-2006 arasi artis eskisi gibi 76 milyar degil, 29 milyar oldu.
- Dis borc zaten dolar cinsinden oldugu icin hesapta bir degisiklik olmadi.
- Sonucta toplam kamu borcu (dolar yukselince) 260 milyardan , 214 milyara dustu.
Tabii bizim kose yazarlarimiz, dolar cinsinden milli geliri soylemekte israr eden iktidari elestirmesini biliyorlar, "dolar dusuk olmasaydi milli gelir daha az gozukecekti" diyorlar. Haklilar.
Ama kendileri lira cinsi borcu, dusuk kurdan dolara cevirip"4 senede, onceki 80 sene kadar borclandik" demekten cekinmiyor. Neden sira borc hesabina gelince dusuk kur kullaniliyor da, milli gelire gelince kur yukseltiliyor?
Dolar dusmeseydi bile kamu borcunun milli gelire orani dusecekti. Ama daha az dusecekti. %65 degil, %77 olacakti. Demek ki kamu borcundaki dususun 24 puani buyumeden (ve faiz disi fazladan), 12 puani ise kurdan dolayi.